var mı bişeyler

11 Eylül 2024 Çarşamba

savaş sanatı - sun tzu

"yüz savaşta yüz zafer kazanmak en mükemmeli değildir. en iyisi savaşmadan baş eğdirmektir."
s.7

"askerlikte kural on katıysan kuşat, beş katıysan saldır, bir katıysan dağıt, denksen hakkından gelebil, azsan çekilebil, zayıfsan kapışmaktan kaçındır. o nedenle zayıf bir ordu bilinçsizce direnirse güçlü bir düşmanın tutsağı olur."
s.8

"karşısındakini ve kendini bilen hiçbir savaşta tehlikeye düşmez; karşısındakini bilmeyen, sadece kendini bilen bir kazanır, bir kaybeder; karşısındakini de kendini de bilmeyen her savaşta mutlaka tehlikeye düşer."
s.8

"muzaffer olacak bir ordu önce zafer kazanacağı ortamı yaratır. sonra düşmanla savaşa girişir; yenilecek ordu önce düşmana savaş açar, sonra savaş sırasında galip gelecek bir şans doğmasını bekler."
s12

"girilmemesi gereken yollar vardır, üzerine gidilmemesi gereken askerler vardır, üzerine saldırılmaması gerekn kentler vardır, mücadeleye gerek olmayan yerler vardır, yerine getirilmeyecek hükümdar sözleri vardır"
s23

"askerler tam anlamıyla komuta altına girmeden önce cezalandırılırlarsa itaatsiz olurlar. itaatsiz olurlarsa yönetilmeleri zor olur. askerle komuta altına girdikten sonra cezalandırılmazlarsa yönetilmezler."
s28

"insanca ama disiplinle yönetmek kesin başarı demektir"
s28

"savaş düşmana planlarının işe yarayacağını düşündürmek, ancak bütün gücünle düşmana saldırmaktır."
s38

7 Eylül 2024 Cumartesi

asaf halet çelebi

"leyse fi cübbeti sivallah"
"cübbemin altında allah'tan başkası yoktur" 
-cüneyd-i bağdadi


 cüneyd


bakanlar bana
gövdemi görürler 

                          ben başka yerdeyim

gömenler beni
gövdemi gömerler

                          ben başka yerdeyim

aç cübbeni cüneyd

                           ne görüyorsun
                            görünmeyeni

cüneyd nerede 
cüneyd ne oldu

sana bana olan 
ona da oldu

kendi cübbesi altında
cüneyd kayboldu

-------------------------------

ibrahim

ibrahim 
içimdeki putları devir
elindeki baltayla
kırılan putların yerine
yenilerini koyan kim

güneş buzdan evimi yıktı
koca buzlar düştü
putların boyunları kırıldı
ibrahim
güneşi evime sokan kim

asma bahçelerinde dolaşan güzelleri
butunnasır put yaptı
ben ki zamansız bahçeleri kucakladım
güzeller bende kaldı
ibrahim
gönlümü put sanıp da kıran kim


------------------------------------

mara

bilmemek bilmekten iyidir
düşünmeden yaşayalım
                                mara
günü ve saatleri ne yapacaksın
senelerin bile ehemmiyeti yoktur

seni ne tanıdığım günleri hatırlarım
                                           ne seneleri
yanız seni hatırlarım
                 ki benim gibi bir insansın

tanımamak tanımaktan iyidir
seni bir kere tandııktan sonra
yaşamak acısını da tanıdım
bu acıyı beraber tadalım
                               mara

başım omzunda iken sayıkladııma bakma
beni istediğin yere götür
ikimiz de ne uykudayız
                           ne uyanık

--------------------------------------------------

kunala

vakit geldi kunala
dünyayı göreli çok oldu
tam kırk yılda seni buldum kunala
bu can tenden geçmeden  
   bu dünyadan göçmeden
     bir kerecik sevmek çok değil

simsiyah saçların var kunala
kemiklerine yapışık etlerin var
   bir gün dökülecek
kunala kuşu gibi gözlerin var
    bir gün sönecek
kunala
bu etlerin arkasında güzelliklerin var
   benden başka kimse bilmeyecek

bu can içimde kuştur kunala
   seni görünce titrer
bu can gözümde muhabbettir kunala
   seni görünce yanar
bu can burnumda soluk olur kunala
                                          uçar gider

bu can benden geçmeden
    bu dünyadan göçmeden
       bir tek seni sevmek çok değil

23 Temmuz 2024 Salı

albaya mektup yok - gabriel garcia marquez



 














"aylardan ekimdi. kendisi gibi buna benzer pek çok sabahı atlatan biri için bile geçirmesi zor bir sabahtı. neredeyse altmış yıldır -son içsavaş bittiğinden beri beklemekten başka hiçbir şey yapmamıştı albay. gelen birkaç şeyden biri de ekimdi."
s9

"tahta perdedeki delikten içeri bir grup çocuk girdi. horozu sessizce seyretmek için çevresini sarıp oturdular. "kesin şu hayvana bakmayı," dedi albay. "bu kadar çok bakarsanız eskir horozlar"
s11

"her şeyi olağanüstü bir işmiş gibi yapıyordu."
s12

"özel bir olay için giyinmiş gibi görünüyorsun." dedi. "bu cenaze özel bir olay," dedi albay. "yıllardır gördüğümüz ölümler arasında doğal nedenlere dayanan ilk ölüm bu."
s12

"canın şarkı söylemek istiyorsa söyle," dedi albay. "dalağına iyi gelir." 
s22

"sansür konulduğundan beri gazeteler yalnız avrupa'dan söz eder oldu," dedi. "en iyisi avrupalılar buraya gelsin, biz de oraya gidelim. böylelikle herkes kendi ülkesinde neler olup bittiğini öğrenebilir."
s27

"büyük şeyler için bekleyen, küçük şeyler için de bekleyebilir"
s33

"albay gövdesini gereksiz bir fazlalık gibi hissediyordu"
s39

"gözlerinde bir kurbağanın hüznü vardı."
s41

"albay gövdesini ne yapacağını bilemiyordu"
s42

"acil bir mektup bekliyorum" dedi. "uçakla." "bugün kesinlikle gelmesi gerekiyordu," dedi albay. posta şefi omuzlarını silkti. "kesinlikle gelen tek şey ölümdür albay"
s44

"hayat şimdiye dek icat edilen en güzel şey."
s45

"umut karın doyurmaz" dedi kadın. "karın doyurmaz ama insanı ayakta tutar" diye yanıtladı albay. 
s45 "oysa gerçekte onu yalnızca mektuba bağladığı umut ayakta tutuyordu." s35

"kötü bir durumun en kötü yanı bize yalan söyletmesidir."
s47

"her şeye boyun eğip soylu davranmaktan bıktım"
s48

"bir şey satmaya giderken de, bir almaya giderken takındığın yüzü takınman gerek."
s52

"şapka giymiyorum böylece onu kimse için çıkarmam gerekmiyor."
s54

"yoksulluk şekerin en iyi ilacıdır"
s54

"doktor sabas'ın karısı tarafından oturma odasında alıkonulmuştu. kadın ona, "insana birdenbire gelen ve insanın ne olduğunu bilmediği şeyler" için bir ilaç soruyordu."
s55

"ip cambazları kemiklerini kırmamak için kedi yerler"
s61

"bendeki bu şey bir hastalık değil, yavaş bir ölüm"
s66

----------------

not: kitabın son cümlesi okumak isteyenler için sürpriz olsun diye buraya yazmıyorum.

teşekkürler sevgili okur sağ olun. allah sizi attan indirip eşşeğe bindirmesin.

"

30 Haziran 2024 Pazar

spoorloose (the vanishing)











 "belirsizlik en kötü ihtimalden daha acı vericidir."
                                                             -dostoyevski


selamun aleyküm sevgili okur,
bugün size 1988 yapımı hollanda/fransa ortak yapımı bir filmden bahsedeceğim.
anlatmam gerekiyor çünkü beğenilen bir şeyin paylaşılması taraftarıyım. iyi filmler, kitaplar, şarkılar vs iyi olan ne varsa birbirimize önerelim çünkü hayat kısa, fazla vaktimiz yok.
birbirimize yardımcı olalım.
hayat bu

orijinal dilinde, "iz bırakmadan" ingilizce'den "kaybolan" fransızca ise "bilmek isteyen adam" diye çevrilmiş ki bence hepsi de filmin konusuyla ve ruhuyla uyumlu seçimler olmuş.

film, yazar tim krabbe'nin "altın yumurta" adlı kitabından uyarlanmış.
yönetmenimiz george sluizer gayet güzel, sade ve gerilimi bol bir film çekmiş hatta bu filmi izleyen kubrick abimiz filmi çok beğenmiş ve kendisini arayarak tebrik etmiş. yönetmen de şey demiş abi yapma sen the shining'i çekmiş adamsın biz kim köpeğiz senin yanında falan demiş gülüşmüşler. 

spoorloose alışık olduğumuz asıp kesmeli, karanlık, kan ve vahşet kokan bütün gerilim filmlerine külahını ters giydiriyor çünkü film gayet aydınlık ve güzel manzaralarla dolu nerdeyse şiddet sahnesi bile içermeden insana sıkıntı vermeyi ve merak ettirmeyi başarıyor. (filmin bu havası bana son dönemin sağlam korku gerilim yönetmenlerinden ari aster'i hatırlattı. meraklı olanlar hereditary ve midsommar filmlerini kaçırmasın.)  

bölüm 1

film, kız arkadaşıyla arabalarına atlayıp hollanda'dan fransa'ya tatile giden genç bir çiftin gayet güzel bir yol hikayesiymiş gibi başlıyor. yoldaki dağların, doğanın manzarasını izleyerek siz de arabanın arka koltuğunda kız ve oğlanla muhabbet ederek seyahat ediyorsunuz. fransa'ya geldikten sonra durdukları bir benzin istasyonunda kızın markete gidip gelmemesine kadar bu nasıl gerilim filmi lan diyorsunuz. oğlanın bütün çabalarına araştırmalarına rağmen kız hakkında hiç bir ipucu bulunamıyor. o günkü teknolojik şartları da düşününce gerçekten birini kaybetmek sıkıntısını hissediyorsunuz. kızın ortadan kaybolmasından sonra da filmin ikinci kısmı başlıyor. 

bölüm 2 (eser miktarda spoiler içerebilir)

2. bölüm kaybolan sevgilisinin başına ne geldiğini çözmeye çalışan rex'in hikayesi ya da kaybolan kıza ne olduğunu anlatacak olan sosyopat'ın hikayesi diyebiliriz.
kızın kaybolmasından sonra bize hiç bir şey hakkında bilgi vermeyen yönetmenimiz flash forward yaparak bizi 3 yıl sonrasına götürüyor.  3 yıl sonra daha önce görmediğimiz bir karakterin hayatını izlemeye başlıyoruz, sanki başka bir film izliyormuş gibi.. izlerken yavaş yavaş bu adamda bir gariplik olduğunu ve gizli bir sosyopat olduğunu anlıyoruz çok geçmeden kızın bu şerefsiz tarafından kaçırıldığını öğreniyoruz. 

bu sırada esas oğlan kızı aramaya devam ediyor afişler bastırıp kaybolduğu yer civarında sokaklara yapıştırıyor, televizyonlara çıkıyor artık sadece kıza ne olduğunu öğrenmek istediğini söylüyor tabi bizim sosyopat helal lan diyor çocuğa sevgilisinin peşini bırakmadı diye bi hayranlık duyuyor. çocuk bir sonuca ulaşamadığı için kafayı yemek üzere. sonunda sosyopat dayanamıyor ve adamın karşısına çıkıyor kıza olanları anlatacağını ama onunla beraber bir yolculuğa çıkmasını aksi halde hiçbir şekilde kıza ne olduğunu öğrenemeyeceğini söylüyor ortada bir kanıt yok çünkü esas oğlan bunu kabul ediyor ve bu öldürücü belirsizlikten kurtulmanın başka yolu olmadığına ikna oluyor.

sonunda çok iyi bir finalle kıza ne olduğunu biz de rex'de öğreniyoruz ama bakalım bu öğrendiklerimizi gönlümüz kabul edip aklımız olur verecek mi? film biterken tüm bu sorgulamaları yaparken ekrana bakarak donmuş bir halde 5 dakika kalıyorsunuz. 

"en iyi planlar, kader dediğimiz şey tarafından her an yok edilebilir."

izleyen olursa buraya film hakkında düşüncelerini yazsın.

bu arada tarzları benzeyen ya da bu filmi izleyince aklıma gelen filmleri de buraya yazıyorum.

-fractured https://www.imdb.com/title/tt4332232/
-midsommar https://www.imdb.com/title/tt8772262/?ref_=tt_sims_tt_i_1
-get out https://www.imdb.com/title/tt5052448/?ref_=nv_sr_srsg_0_tt_8_nm_0_in_0_q_get%2520o




23 Haziran 2024 Pazar

hata günlüğü - atakan yavuz



"okumak başkasının aklında gezintiye çıkmaya benziyor."
s11

"ne mutlu başkasının aklına gezintiye çıkarken kendi aklını da yanına alanlara..
dibi tutmasın diye hayatı merakla karıştıranlara ne mutlu..."
s12

"sizi üzmek için söylemiyorum bunları
başka şeyler söyleyebilirim gerçekten üzmek istesem."
-henri michaux

"allah senin ruhunu yeni bir fırtına ile tanıştırsın
zira senin deniz sularında nadiren hareket var."
-muhammed ikbal

"atımı bir yerde durmamanın güzelliğine bağladım."
-kemal özer

"mutluluk bir çingene mesleğidir."
s19

"evde oturan ölür"
-çingene atasözü

"eylem kelimelerden daha yüksek sesle konuşur"
-derrick jensen

"gerçek aşık ateşte yanmaz, huzur bulur"
s23

"gemisini yaparken gelip geçenlerin alaylı bakışlarına karşılık nuh'un yüzündeki ifadeyi bir türlü hayal edemiyorum. flaubert'in kartaca için söylediği  sözü, şu şekilde yeniden soruyorum kendime: "nuh'un yüzündeki ifadeyi yeniden canlandırabilmek için ne kadar hüzne katlanmak gerekirdi."
s36

"bu çağda kimse kimseyi bankaların bir insanı sevdiğinden daha fazla sevemez"
s39

"tehlike neredeyse kurtuluş da oradadır"
-hölderlin

"hayatın anı biriktiren tümseklerinden, karanlık köşelerinden kaçınıyoruz. dilin şiir biriktiren oyuklarını atlayarak geçiyoruz. oysa bu oyuklardır hayatı biriktiren."
s47

"unutma, evi yakın olanların harcıdır yorgunluk"
s49

"depresyon, modern dünyayı bize bayındır gösteren illüzyona karşı insan ruhunun verdiği anlamlı ve insani bir tepkidir aslında."
s52

"çağdaş edebiyata güvenim yok demiyorum. ama değerli vaktimi de zamanın vaftiz etmediği eserleri okuyarak ziyan etmek istemem. hayat zaten yeterince kısa."
s55

"anladım ki okumak bir tür benzerini aranmak gayretiymiş"
s56

"kitabım çıkma arzusu versin sana. nereden olursa olsun çıkmak, şehirden, okuldan, aileden, odandan, düşünceden"
-andre gide

"eğitim bir ruh soldurma operasyonudur."
s63

"başkaları çalışırken ben öğrendiğim şeyleri unutmak için tam üç yıl seyahat ettim. ağır oldu, güç oldu bu bilgilerden kurtulma; ama insanların zorla verdiği bütün bilgilerden faydalı geldi. gerçek bir eğitimin başlangıcı oldu."
-andre gide

"önemli, mühim, saygıdeğer işler yüzünden küçümsediğimiz, ertelediğimiz, çözümsüz bıraktığımız birçok mesele hayatımızın 'önemli' bir kısmını da berbat ediyor."
s74

"aristo, mesela dehanın -yazarlığın temel şartının- melankoli gerektirdiğini söylüyor."
s79




kitapta adı geçen bazı kitaplar, filmler, yazarlar, vesaireler
*derrick jensen, eylem kelimeden daha yüksek sesle konuşur
*notre dame'ın kamburu
*ridley scott - cennetin krallığı 2005
*scott fitzgerald - muhteşem gatsby
*bilge karasu - ne kitapsız ne kedisiz
*james joyce - ulysses
*haruki murakami - imkansızın şarkısı, koşmasaydım yazamazdım
*rimbaud - sarhoş gemi
*andre gide - dünya nimetleri ve yeni nimetler
*kim ki-duk - boş ev
*tim robbins - imge ve bilinç akışı