var mı bişeyler

11 Ağustos 2020 Salı

fırtına öncesi ve sonrasında sensizlikle ilgili bazı malumatlar









        


"bir yerlerde bir delikanlı var akciğerlerini yiyen"
-tristan tzara                                                                                                                                           
selamlar ve aleykümler sizinle olsun güzel insanlar
yazıya böyle uzun ve alengirli bir başlık koymamın tek nedeninin dikkat çekmek olduğunu, yazıyı bi yerde paylaşırken açıklama kısmına bu başlığı yazarak; kitapçıya gidip sadece kapağından ya da adından etkilenerek kitap alan, sayısı hiç de azımsanmayacak kadar fazla olan o güzel insanları hedeflediğimi utanmadan belirtmek isterim
ayrıca yazı başlığının birazdan ve hemen bu satırların altında yazdığım şeylerle neredeyse hiç alakasız olduğunu da sözlerime eklemek isterim
teşekkürler

gerçi bilmiyorum, siz de yazılan şeylerin mutlaka yazıya verilen başlıkla alakalı olması gerektiğini söyleyen; yazmak gibi uçsuz bucaksızlığıyla ve sınırları darmaduman edişiyle yedi düvele nam salan bu güzide eylemi belirli kalıplara sığdırmaya çalışan hatta ve hatta kalıplara sığdırmaya çalışırken yine bazı kalıplara göre kalıplara sıkıştıran o adını dahi anmak istemediğim ve kim oldukları hakkında herhangi bir fikrimin dahi olmadığı halde kendilerine herhangi bir kalıba uymadan sayıp döktüğüm o bir takım herhangi insanlar topluluğu sempatizanlarından mısınız?
hayır hayır sanmam
sanmak istemem
sanmak bile istemem
sana bilemem
hatta biraz daha abartarak, sanabilmirem

eğer öyle olmuş olsaydınız tam da şu an okuduğunuz, "okuduğunuz" kelimesine kadar bile gelemeden buradan gitmiş olurdunuz.
gittiğinizin farkına varacak birileri varsa gitmek güzel bir eylemdir ben de sizi giderken sırtınıza vurarak destekleyebilir çeşitli gaza getirici söylemlerde ve söylevlerde bulunabilirim. buna karşılık kalmakla ilgili bir güzelleme yapmak niyetimiz de yoktur. ister gider ister kalırsınız gidenin arkasından ağlayıp gelenin önünde davul zurna çaldırmayacağız. 
bu saatten sonra artık giden gidecek ve kalan sağlarla bizim olmaları ve yahut gitmeleri için oturup güzelce konuşacağız ya da hiç konuşmadan dadaloğlu'ndan icazet alarak kalan sağların bizim olduğu hükmünü vereceğiz. hükme uymayanları ise en ağır bir biçimde cezalandırıp onları serbest bırakacak ve gitmelerine izin vereceğiz.
çünkü bir insanı serbest bırakmak ona verilecek en büyük cezalardan biridir.
-bunu latince bir deyişmiş gibi okursanız daha etkili olacaktır-
ünlü filozof doğuş'un da dediği gibi,
"gidene dur diyemem giden gider zaten
sevene sevme demem seven sever zaten"

neyse asıl mevzumuza gelelim!
asıl mevzumuz mu vardı ki diyen olursa mevzu çıkarabilirim. sadece mevzu çıkarmak deyimi hoşuma gittiğinden
çok saçma ama bazen sadece ismi güzel diye bir hastalığa veya rahatsızlığa tutulmak istemek gibi.
mesela bir keresinde adı ve söylencesi güzel olduğu için astigmat olmak istemiştim
güzel bir kelime diye derdest olmak istediğim de olmuştu
insanoğlu işte ağzından çıkanın ne olduğunu, nelere mal olacağını nereye gideceğini kimin koynuna saklanacağını kimin göynüne saplanacağını hesap etmiyor etse zaten pek az ya da hiç konuşurdu. ve eminim hiç konuşamasaydı herkesle çok iyi anlaşırdı. çünkü konuşmazsanız herkesle çok iyi anlaşırsınız. 
hayat bu.

beylik laflar ediyorum
seviyorum beylik lafları, belki de bir beyliğim olmadığı içindir bilmiyorum. bilmiyorum demek hoşuma gidiyor..
bir saniye
(burada, okuduğu şeyi öylesine okuyup geçmeyen, okumuş olduğu metnin içinde geçen mübalağalı. edebi sanatlardan bolca faydalanılarak kotarılmış bazen sadece altı çizilsin diye yazılan cümleleri, geçerlilik ve tutarlılık yönünden irdeleyen ve okuduktan sonra, "hmm dur bakalım sen şimdiii" demekle kalmayıp kendi kendisileriyle konuşurken, "yani o zaman bir şey elde olmadığında daha mı çok sevilir?"sorusunu aklına getiren pek kıymetdeğer okuyucular için işime gelmese de bir açıklama ve yeni bir paragraf başı yapmak elzemli bir gereklilik gibi görünse de.. bu açıklamayı yaparak okuyucuyu yönlendirmek veya akıl veriyormuş gibi görünmek de istemiyorum.
hatta yoruldum bu açıklamayı yaparken yukarda yazdıklarımı tekrar dönüp okumak bile istemiyorum
ee keyfiyet bu

nerede kalmıştık..
.beylik lafları seviyorum..
anadolu selçuklu devleti yıkıldıktan sonra fırsattan istifade anadolu'da kurulan üç kağıtçı bir beyliğim varmış gibi hissettiriyor. beyliğimin adı, hasaroğulları olsun istiyorum. sürekli savaşlara katılıp yine sürekli yenildikleri halde enteresan bir şekilde yıkılmayan ve tarihçilere her yazdıkları kitapta yeni bir yenilgiyle kendilerinden bahsettirmeyi başaran garip bir beylik.
kurucusunun adı santiago. -evet evet yanlış okumadınız bildiğiniz santiago- coğrafi keşifler henüz gerçekleşmemiş kalyonlu gemiler açık denizlere ulaşıp sömürge imparatorlukları kurmamışken henüz avrupadan amerikaya değil de güney amerika'dan diğer kıtaları keşfetmek için yola çıkıp okyanusta yıllarca sürüklenerek yıllar sonra akdenize ve oradan da anadolu'ya gelen bir adam iskenderun taraflarından kıyıya çıkıp daha sonra bir beyin hizmetine girmiş sonra beyin kızını gitar çalarak kandırıp evlenmiş. üstüne kızın soyadının almış olmuş sana, "santiago hasar" santiago ve zevcesinin nur topu gibi oğulları olmuş çocuklar büyüyünce beyliğin adına "hasaroğulları" demeye başlamışlar yani beyliğin ismini kurucusu değil oğulları koyuyor. -hayırlı evlatlarmış allah onlardan razı olsun-
neyse hayal kurmayalım şimdi asıl meseleye gelelim yani asıl meselenin asıl meselesine
her asıl meselenin de içindeki  sırlı asıl meseleye..

son günlerde içinde bolca "sevgilim" geçen şu vasat şiirlerden yazmak istiyorum
şöyle diyorum kendime,
-kurşun kalemi ısırıp tavanın sağ üst köşesine bakarak mühim şeyler düşünüyormuş pozları keserken- her dörtlükte en az iki tane sevgilim olmalı diyorum
içinde ne kadar "sevgilim" ve "sevmek"li kelime geçerse
o kadar çok seviyorsunuz gibi bir şey anlamına gelir diye düşünüyorum sevgilim
yani yazılı olmayan bir kural sevgilim sen bilmezsin uyduruyorum
ah! ne kadar da sevgilim
"ah"ı da unutmayalım
imkanımız ve sevgilim yeterli derdimiz varsa içinde mutlak üç beş "ah" da ekleyelim
acı çektiğimizi sık sık sevgilim ünlemlerle desteklememiz gerekir
çünkü ünlem acının küçük kardeşidir sevgilim 
bu gizli bir bilgidir sevgilim ağzımdan kaçtı kankilerine anlatma sevgilim
bir kelimeyi sevgilim onun isteği dışında fazlaca tekrar etmek 
o kelimeyi değersizleştirmek ve sevgilim sıradanlaştırmak ve anlamsızlaştırmak
için sevgilim müthiş bir yöntemdir
seev gi lim
bu şiirimi abartılı jest ve mimiklerle volkan konak okusun sevgilim isterdim
en büyük hayalim sevgilim bu


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder