var mı bişeyler

22 Şubat 2019 Cuma

atarsa 89

















"bize ihanet edenler, ihanetlerinden ötürü bizi asla affetmezler."



22 şubat 2019 malatya, akçadağ 7. ana jet üssü.

akşam sekiz sabah sekiz nöbetindeyim. nöbet dediysem bölüğün koridorundaki masada oturup, telefona bakıp, uyuyan askerleri bekliyorum -ara sıra uyuklayarak- dışarda halk arasında it öldüren diye tabir edilen bir soğuk var içerdeyse beni öldürmeyen bir ayaz. akşamlar uzun geceler kısa, günlerin süresi burda en az bir hafta. inanmayanlar en yakınındaki askerlik yapan birine sorabilir sormak da bedava.

bir şeylerden yakınacak yaşı çoktan geçtiğimi düşünüyorum sanki biraz önce soğuktan yakınmamışım gibi. şikayet etmesem de hikayet ettim ki taptuk emre hazretlerine göre bu da şikayettir. bir şeylerden yanarak yakınmayı öğreniyor insan ya da bir şeylerden yakınarak yeni bir yanmaya davetiye çıkarıyor.. diye saçma sapan bir tespit yapma hakkımı ma'al esef saklı tutamıyorum ve biraz üzgünüm.

tuşlu ve akılsız bir telefon kullanıyorum aranmak ve aramak dışında en fazla mesaj atabilecek kadar akıllı. sosyal medyadan ve sözde sosyal olan çoğu şeyden izole bir şekilde verilen emirlere yüksek oranda "emredersiniz komutanım" diyerek şafak sayıyorum. -atarsa 89 olması lazım- kitap okumak ve düşünmek için bolca vaktim var ben düşünme kısmını genelde atlamaya çalışıyorum. çünkü düşündükçe konu konuyu açıyor. konu konuyu açtıkça da, insan zihnini kumanda edemeyen ve söz geçiremeyen bir varlık olduğu için ortaya istenmeyen düşünceler çıkabiliyor. takdir edersiniz ki istenmeyen düşünceler oldukça can sıkıcıdır. insan çeyrek yüzyıldan beş sene daha fazla yaşayınca düşüneceği şeyler için harcadığı vakte ister istemez dikkat ediyor. ben de kendime bu fırsatı vermemek için kütüphanede bulduğum kitapları gözünün yaşına bakmadan hunharca  ve bu yaştan sonra ne işime yarayacak diye düşünmeden; okudukça okuduğum şeylerin bana bir şey katmadığını ve bir şeylerin hep eksik olduğunun farkında olarak, okumaya devam ediyorum.

1998 doğumlu çocuklarla askerlik yapıyorum. yaşımı göstermediğimi söyleyerek bana "ihtiyar" diyorlar. ben de yaşımı göstermediğimi söyledikleri için "ihtiyar" demeleri hoşuma gidiyormuş gibi yapıyorum. otuz yaşında olmak ne demek bilmiyorum -ağustos'un 15'ine daha çok var- tıpkı on yedi yaşındayken on yedi yaşında olmanın ve yirmi iki yaşındayken yirmi iki yaşında olmanın ne demek olduğunu bilmediğim gibi. veya ölmenin ne demek olduğunu ölmeden bilemeyeceğim gibi. hatta yaşamanın ne demek olduğunu yaşarken bilememek gibi. vs vs örnekleri çoğaltma işini size bırakıyorum teşekkürler.

-örnek boşluğu-

askerlik yapanların askerlikle ilgili, "askere gitmeden anlamazsın" sözlerini askerlik yapmadan önce, "anlaşılmayacak ne var la abartmayın anasını satayım" gibi beylik sözlerle savuştururdum. artık söylediklerine katılmaktan kendimi alamıyorum. askerlik gerçekten insanı ütopik ve distopik bir romanın içindeymiş gibi hissettiriyor. ben sevdim hoşuma gitti yani. gönül isterdi ki komando filan olup kertenkele yiyeydik ama kısmet hizmet bölüğü gece çavuşluğuymuş.

insan asker olunca ara ara garip şeylere hüzünleniyor ya da hüzünlenecek yer arıyoruz bilmiyorum. normal hayatta walking dead izlerken gözleri dolan birinin burda yanık sesli bir diyarbakırlı'nın söylediği türküyle hüzün promilinin zirve yapması takdir edersiniz ki çok doğaldır. mesela geçen gün hüzünlenecek bişey bulamayınca cahit zarifoğlu'nun, "artık kırlarda çiçekler bensiz açacak" sözünü hatırlayıp bir tütün yaktım. pişman değilim ya da pişmanım, pişman olmadığım şeyler için.

daha önce dediğim gibi burda bir gün dışardaki bir hafta. zaman hızlı geçerse iki gün filan eder. şikayetçi değilim. zaten burda zamanın geçmemesi dediğimiz şey, her gün saat beşte kalkıp günden maksimum verim almak. kim ne yaparsa yapsın ne yaşarsak yaşayalım zamanın durdurulamama gibi bir özelliği var. bazen içimizden de geçse bir şekilde geçiyor. en iyi yaptığı şey de geçmektir.
anladığım kadarıyla zamanın geçmemesi de geçmesi kadar beni korkutuyor. nasıl bir halet-i ruhiye içinde olduğumu değerli psikolog arkadaşlarıma bırakıyorum. hürmetler.

şafak 89 filan olması lazım atarsa veya atmazsa keyfi bilir umrumda değil.

insanlar rahat uyuysun diye filan değil değişiklk olsum diye bedelli yapmayıp askere geldim pişman değilim bi daha olursa bi daha yaparım. ama yine de rahat uyuyun iki saatte bir nöbetçileri yenileriyle değiştiriyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder