var mı bişeyler

7 Şubat 2017 Salı

breaking meth




önsöz

otuz yıldır falan bu kendi açtığım iç dökme platformuna uğramamışım. bi bakayım dedim öldü mü kaldı mı öksüz gibi yetim gibi bıraktık burda garibimi inşallah öbür tarafta bloglarımız da bizden hesap sormaz. yoksa allah yardmcımız olsun her zaman her an. twitır feysbuk instgra derken insanoğlunun uzun şeyleri okumaya vakit ayırmadığı bir zamanda size uzun sayılabilecek ama bundan üç beş sene öncesine göre kısa bir alıntı paylaşacağım.


                            


paragraf başı
breaking bad adlı dizinin sanırım 3. sezonunda tek mekanda geçen ve bana göre dizinin en iyi bölümlerinden biri olan "fly" adlı bölümden alıntıladığım dizi ve fil tarihinin en büyük adamlarından sayın walter white ve onun her fırsatta kolladığı ve bir nevi oğlu yerine koyduğu jesse pinkman arasında geçen bu diyalog, sohbet veya iç döküş diziyi izlemeyenler için bir miktar spoiler içerdiğinden diziyi izlemeyen ve izleyecek olanların yazıyı burdan sonra okumamaları daha iyi olabilir. sonra bana küfür etmesinler. şüphesiz diziyi izlemeyenler için bu konuşma pek bişey ifade etmeyecektir ama bu bölümü hatırlayanlar için aynı şey söylenemez.


-tarihin gördüğü en büyüh ahçı walter white metanfetamin pişirmek için labaratuvara gelir fakat bu seferki parti diğerlerinden farklı olacaktır.-

                                                                                   

gelişme
w.white:  jane'in öldüğü geceydi evde oturuyordum. bir ara bebek bezi almamız gerekti ben de ben giderim dedim. ama sadece bahane olsun diyeydi aslında o gece sana parayı getirdiğim geceydi hatırladın mı?
j.pinkman:  evet hatırladım
w.w: ama sonrasında bara uğradım çok garipti hiç yapmadığım bir şey bara yalnız gitmek hiç anlatmadım sana da
j.p: bara gittiğini mi
w.w: içeri girdim ve oturdum öyle. oturdum işte bir adam vardı yabancı biri benimle konuşmaya başladı ama adamı hiç tanımıyorum sonradan adamın jane'in babası olduğu ortaya çıktı kazadan sonra adamı haberlerde görene kadar anlayamamıştım. yani bunun olma olasılığını bir düşünsene hesaplamaya çalıştığımda sonuç astronomik oluyor. bak şimdi olasılıklara,  ben o gece gidip o adamın yanına oturuyorum
j.p: ne hakkınıda konuştunuz,
ww: marstaki sular, aile
j.p: aile hakkında ne konuştunuz?
w.w:  ona bir kızım olduğunu söyledim o da bana bir kızı olduğunu söyledi sonra da ailenden asla vazgeçme" dedi ben de vazgeçmedim lafını dinledim.
"evren tesadüfler üzerine, kaçınılmaz bir şey yok.  basit bir kargaşa. sonsuz atom altı parçacıkları,
hedefsiz çarpışmalar" bilim bize bunu öğretiyor ama yaşadıklarım ne diyor! tam da kızının öldüğü o gece benim o adamla oturup içki içmem bize ne anlatıyor nasıl tesadüfi olabilir ki bu? işte doğru an o andı o gece evden hiç ayrılmamalıydım. evine hç gitmemeliydim. belki de her şey

daha farklı olurdu. ben evde oturmuş tv seyrediyordum. fillerle ilgili bir belgesel skyler holly'le beraber odadaydı ninni söylüyordu işte sadece o ana kadar yaşamış olsaydım bir saniye bile fazla istemiyorum.

                             
                                    .
sonuç:
tesadüf yoktur. her şey büyük bir nizam ve intizam içerisinde ilahi kudretin emriyle hareket eder. insan bu hayatta doğup ölene kadar seçimleriyle bu stüdyonun içinde kendi senaryosunu oluşturur.
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder