var mı bişeyler

1 Eylül 2012 Cumartesi

en iltifatlı söz


karlı bir kış gecesi vcitor hugo evine doğru geliyormuş. eş dostla yiyip içmiş ve fena halde sıkışan hugo hızla malikanesinin kapısına gelmiş, kapı kilitli, uşağına seslenmiş “igooorr!” igor’dan ses seda yok. bakmış olacak gibi değil. kendi tabiriyle “sidik torbam atlas okyanusu büyüklüğüne ulaşmıştı. altıma kaçırmak üzereydim. yaşlılık işte.”  çaresiz bahçe duvarına yanaşıp etrafı kontrol ettikten sonra içindeki kötülükleri çıkarmaya başlamış. tam bu sırada sokaktan bir at arabası durmuş arabacı nefret dolu bir sesle “seni haddini bilmez buruşuk o… çocuğu! o işediğin, sefiller’in yazarı victor hugo’nun duvarıdır!’ demiş.
"işte, hayatımda duyduğum en iltifat dolu söz buydu."  diyor hugo.

Benim hayatımda aldığım en iltifatlı söz ise şuydu,
karlı bir kış gecesi, gece yarısına kadar dolaşmış sonra evimizden daha yakın olduğu için, eskiden bizim oturduğumuz, şimdi ise amcamların oturduğu eve gittim. Yengem ve amcam o saatlerde yatmış olurlardı kapıya yavaşça birkaç kez vurdum. amca oğlu uyandı ve benim o saatte ne işim olduğuna dair bir soru sormadan içeriye geçtik. Üstü açık olan koridoru geçtikten sonra -ki bu bölüme antepte hayat ya da sofa derler- soba olan odaya girdik, biraz oturup muhabbet ettikten sonra ben ince minderi açıp üzerime bir battaniyeyi çekip yatmaya hazırlanırken amca oğlu,
- kalk lan ordan! ona yatılır mı?

diyerek açtığı döşeği gösterdi.
+ yok ya amcoğlu ne gerek var, zaten yatacağımız kaç saat.
dedim.
- olmaz gel burada yat belin tutulur bişey olur
dediyse de dinlemedim
+ bir şey olmaz hadi sen yat oraya
deyip kafamı yastığa koydum. döşekte yatmayacağımı anlayan amca oğlu yarı uykulu biraz sinirli ve "ne halin varsa gör" der bir halde hayatımda duyduğum en iltifat dolu sözü söyledi ve kafasına yorganı çekip döşeğe gömüldü.
İt Döşekte Yatmazmış
duyduğum söz karşısında yirmi otuz saniye erol evgin gibi gülümseyerek kaldım. sonra "eyvallah amcoğlu" deyip suratımdaki tebessümle beraber it gibi uyudum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder